Motivasyon : Başarının anahtarı, engellere değil, hedeflere odaklanmaktır!

Motivasyon : Başarının anahtarı, engellere değil, hedeflere odaklanmaktır!

“Bir motive olabilsem, çok harika fikirlerim var.”

“Bir kişisel antrenörüm olmadıkça ne kilo verebiliyorum ne de diyet yapabiliyorum.”

“Daha çok pratik yapmak için kendimi zorlasaydım daha iyi bir performans sergilerdim.”

Bu cümlelerden herhangi biri size tanıdık geldi mi? Yukarıdaki ifadelerin ortak noktası, bireyin eylem için dışsal motivasyona olan ihtiyacıdır. Yani başka birisinin hedefe ulaşmak için dışsal bir nedene sahip olmadığı sürece istenen bir hedefe ulaşamamasıdır. İçsel motivasyon olmadan, bireyler hemen hemen her alanda başarıya ulaşmada büyük zorluk çekerler. Başarılı insanları gözlemlerseniz, temel farklılıklardan biri de kendilerini motive etme yetenekleridir. Daha zeki değillerdir, eğitim düzeyleri daha yüksek değildir, daha iyi fikirleri veya daha iyi şansları yoktur; sadece hedefleri vardır.

İçsel ve dışsal motivasyon arasındaki fark nedir?

Dışsal motivasyon dıştan gelen bir motivasyon biçimidir. Örneğin, patronunuz bir projeyi bitirmeniz için son teslim tarihi belirlediyse ve maaşınıza yapılacak olan zam bu projeye bağlı ise bu çok açık bir dış motivasyon biçimidir. (Aslında, bu örnek iki dış motivasyon içerir: patronunuzun beklentileri ve zam.) Bu yüzden dışsal motivasyon her zaman başka bir kişi olmak zorunda değildir, ancak belirli bir hedefin gerçekleştirilmesini gerektiren bir dış talep, zorunluluk veya ödüldür.

İçsel motivasyon ise içten gelen bir motivasyon şeklidir. Hedefe yönelik çabanın kişisel memnuniyet veya başarı için olmasıdır. Bir işin gelişimi veya bir yarışmaya katılmak gibi uzun vadeli bir ödül için bile çalışabilirsiniz, ancak birincil motivasyon içseldir.

İçsel motivasyonun, dış motivasyonların olmadığı durumlarda bir hedefe yönelik kalıcı davranışa yol açma olasılığı daha yüksektir. Sonuçta yaptığınız her projeden zam ya da okul için yaptığınız her ödevden not almayacaksınız. Ancak, fark edebileceğiniz gibi, motivasyonun kişinin durumuna ve kişiliğine dayanması gerekir. Örneğin, bazı insanlar iş hayatında patronunun memnuniyetinden motive olabilirken, bazıları için bu çok önemsiz bir şey olabilir. Ya da bir sporcu, kalabalığın heyecan ve coşkusu ile tamamen motive olabilirken başka bir sporcu için bu dikkat dağıtıcı olabilir.

Motivasyon nasıl gelişir?

Çocuklar, doğal olarak kendilerine özgü bir motivasyonla doğarlar; çevrelerini keşfetme. Bununla birlikte, bu keşifler ebeveynin cesaretlendirilmesi veya gülümsemesi gibi dış etkenlerle hızla pekişir. Bu süreç, gelişimin kritik bir parçasıdır çünkü çocuklar birçok şeyi öğrenmeli ve bunu yapmak için risk almalıdır. Bir ile üç yaş arasındaki bir çocuğu gözlemlerseniz, keşif sırasında ebeveynlerine ara sıra baktığını ve keşfetmeye devam ettiğini görürsünüz.
Normal gelişim süreci, çocukların dışsal motivasyon ile içsel motivasyon arasında bir denge bulmasını sağlar. Uygun bir denge olmadan, birçok görevi tamamlamak zor olur. Örneğin, bir çocuğun dışsal motivasyona hiç cevap vermemesi ve sıkıcı bir şey yapmak zorundaysa (odasını toplamak, ödev yapmak gibi), o çocuğun istenen davranışta bulunma olasılığı düşüktür. Aynısı bir yetişkin için de geçerlidir. Bir kişi patronun onayını almayı önemsemiyorsa, eşi çalıştığından dolayı paraya ihtiyaç duymuyorsa ve işinden kişisel memnuniyet alamıyorsa iş sahibi olmakta zorlanabilir. Böyle bir insan ne dışsal ne de içsel bir motivasyona sahip değildir.

İçsel ve dışsal motivasyonun doğru dengesinin gelişmesini engelleyen şey nedir?

1) Ebeveynlerde korku ve aşırı koruma. Bir ebeveyn aşırı koruyucu ise, çocuk “Dünya tehlikelidir ve risk almamalısın” mesajını alır. Bununla birlikte, yukarıda belirtildiği gibi, dünyanın doğal keşfi, risk alma kabiliyetini gerektirir. Çocuk çok korkarsa, bilinmeyen durumlardan kaçınır. Bu nedenle, çocuğun yapmaya istekli olduğu tek görev, dış motivasyon kaynağı olan ebeveyn tarafından onaylanan görevlerdir. Yaşamın ilerleyen zamanlarında, bu birey risk almama korkusundan dolayı hedeflerine ulaşmak için bir eşin, koçun veya patronun dış motivasyonuna ihtiyaç duyabilir.

2) Spesifik olmayan geri bildirimler. Ebeveynler çoğu zaman çocuklarına özgüven ve iç motivasyon oluşturduğunu sanarak spesifik olmayan teşvik veya geri bildirimde bulunurlar (“çok zekisin” veya “sporda çok iyisin.”). Ancak, geri bildirimin yararlı olması için açıklayıcı olması gerekir: “Proje ödevin çok iyi sonuçlandı çünkü yazmaya başlamadan önce bilgileri çok ayrıntılı bir şekilde gözden geçirdin” veya “Sınavlarda daha iyi sonuçlar alıyorsun, daha çok çalıştığını görüyorum.” Ayrıca, yukarıdakileri fark ettiyseniz, belirli geri bildirimler verdiğinizde, genellikle kişinin kontrolünde olduğu çaba ve davranışlara odaklanılır. Spesifik olmayan geri bildirim, bireyin kontrolü altında algılanamayan faktörleri hedefler ve bu nedenle daha az hedefe yönelik davranış gerçekleşir. Bir kişiye “Aferin, ne kadar zekisin!” gibi bir geri bildirimde bulunmak o kişiyi nasıl motive edebilir ki? Daha zeki olmak için motive olmak biraz kafa karıştırıcı olur ve bunun tam tersi bir etki yaratması daha olası olur: “Zekiysem neden daha fazla çalışayım?”

Add Your Comment