Psikolojik Olarak Dayanıklı Çocuklar Yetiştirmek

Psikolojik Olarak Dayanıklı Çocuklar Yetiştirmek

PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK ÜZERİNE

Psikolojik sağlamlık, olumsuz olaylarla veya zorluklarla başa çıkabilme yeteneğidir. Bunlar, diğer olay ve durumların yanı sıra stresli olayları veya travmayı da içermektedir. Bazı insanlar doğal olarak diğerlerinden daha dayanıklı olabilir, ancak dayanıklılık insanların geliştirmek ve güçlendirmek için çalışabilecekleri bir özelliktir. Dayanıklılık veya sağlamlık derken olumsuz olaylardan asla etkilenmemek anlamına gelmemektedir. Zorluklarla karşılaştığımızda bir deformasyon olsa da düzelebilme becerisidir. Bükülen maddenin kırılmadan tekrar aynı konuma gelebilmesi olarak da tanımlanabilir.

Olumsuz koşullara rağmen dirençli olduğu tespit edilen çocuklar, “iç kontrol odağı” olarak adlandırılan şeye sahiptir. Başka bir deyişle, bu çocuklar insanların hayatı üzerinde kontrol sahibi olduğunu hissetmekte ve başına gelen şeyleri değiştirebileceğini düşünmektedir. Hayatlarındaki olayların sonuçları üzerinde dış güçlerden ziyade (ya da dış güçlerin etkilerinin ötesinde) kendilerinin kontrol sahibi olduklarına inanırlar. Kendi kaderlerini kendilerinin belirlediğini düşünürler.

Çocuklarda dayanıklılık geliştirmenin temeli, destekleyici ilişkilerin ve uyum becerilerinin geliştirilmesinin birleşimidir. Örneğin, dayanıklılık geliştiren çocuklarda ortak bir nokta, sevgi dolu ve destekleyici bir ebeveynin veya bakıcının varlığıdır. Çocukların hayatlarında duyarlı, travma yaşadıklarında tampon olabilecek en az bir yetişkin olduğunda, duygusal gelişimlerinin kesintiye uğraması daha az olasıdır.

DAYANIKLILIĞIN GELİŞİMİ

Dayanıklılık, zorluklar karşısında gelişme ve güçlenme eğilimidir, ancak koruyucu faktörlerin birleşimiyle gelişimine katkıda bulunulabilir. Özellikle, yaradılış ve yetiştirme (bkz. nature and nurture) birleşimi bir çocuğun dayanıklılık geliştirme yeteneğini belirleyebilir.

Çocukların zorluklar karşısında dayanıklılık geliştirmeleri için birkaç faktör hayati öneme sahiptir:

  • Çocuklar ve yetişkinler arasındaki olumlu ilişkiler
  • Duyguları farketme ve düzenleme yeteneği
  • Çevreye uyum sağlama becerilerini geliştirme fırsatları
  • Kendi kendine yeterlilik duygusu
  • İnanç ve umudun pekiştirilmesi
  • Evrensel kuralların öğretilmesi

Günlük yaşamın genel stresleriyle başa çıkma yeteneği, dayanıklılığın yapı taşlarından biridir. Ebeveynler genellikle çocuklarını günlük stresten ve hafif kaygıdan korumak isterler. Bu doğal bir ebeveynlik içgüdüsüdür. Ancak her stres zararlı değildir. Aslında, hayatın zorluklarıyla yüzleşmek, çocukların problem çözme becerilerini geliştirmelerine izin verebilir. Ebeveynler çocuklarına sorunları kendi başlarına çözme şansı verdiğinde (ve istediklerinde yardım arayabilme becerisine sahip olduklarında), çocuklar hayatın stresleriyle başa çıkmayı daha iyi öğrenebilir ve öz-yeterlik geliştirmeye başlayabilirler. Bu, zaman içinde uyum sağlama becerilerini geliştirmelerine ve kendi yeteneklerine ve güçlü yönlerine güvenmeyi öğrenmelerine yardımcı olabilir. Çocuklar zorluklarla kendi başlarına başa çıkabileceklerine inandıklarında, güvenilir bir yetişkinin desteğine sahip olduklarını bildiklerinde, zorluklarla başarılı bir şekilde başa çıkma ihtimalleri artar. 

 

ÇOCUKLAR NASIL DAHA DAYANIKLI OLABİLİR?

Beyin, yaşamın erken dönemlerinde en hızlı gelişen organdır. Ancak dayanıklılık geliştirmek için asla geç değildir. Daha büyük çocukların da dayanıklılık geliştirmelerine yardımcı olabilecek stratejiler şunları içerir:

  • Düzenli fiziksel egzersiz
  • Farkındalık (Mindfulness & şimdiki zaman farkındalığı) ve diğer stres azaltıcı stratejiler
  • Yürütücü işlevini güçlendiren beceriler (amaca yönelik davranışın gerçekleştirilmesinde dikkatin odaklanması, planlama, strateji kurma, çalışma belleğinde ilgili bilginin kodlanması ve işlenmesi, ardışık görevlerde bir sonraki basamağın belirlenmesi
  • Öz düzenleme becerilerinin gelişimi (duygusal düzenleme)
  • Yetişkinlerin bu davranışları modellediğini görmek
  • Ebeveynle kurulan fiziksel & duygusal bağ

Dayanıklılığın gelişmesinde bir diğer güçlü faktör, belirli bir olayın algılanma şeklidir. Travmatik bir olay yaşandığında bu durum felaket olarak mı yoksa bir fırsat olarak mı görülüyor? Başlangıçta olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirilen bir olayı yeniden çerçevelemek, çocukların olaya bakış açısını değiştirebilir.

Ebeveynler çocuklarına sorunları kendi başlarına çözme şansı verdiğinde (ve istediklerinde yardım edebileceğinizi bildiklerinde), hayatın getirdiği stresiyle başa çıkmayı daha iyi öğrenebilir ve öz-yeterlik geliştirmeye başlayabilirler.

Ne yazık ki, bunun tersi de geçerlidir. Çocuklar stres etkenlerini kendi zihinlerinde abartırlarsa, stres etkenleri gerçekte olduğundan çok daha büyük bir şey haline gelebilir. Çocuklar bu şekilde kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet yaratabilirler. Bir olayı “olabilecek en kötü şey” olarak görürlerse, o şekilde deneyimlemeleri daha olasıdır. Sıkıntıyı bir meydan okuma ve gelişme şansı olarak çerçevelemektense onu bir tehdit olarak algılamak farklı bir deneyime yol açabilir.

SONUÇ OLARAK

İyi haber şu ki, herkes, küçük çocuklar gibi daha büyük çocuklar ve yetişkinler de dayanıklılıkla ilgili bilişsel becerileri öğrenebilir. Yetişkinler, kendi hatalarını benimseyerek ve onlardan bir şeyler öğrenerek, çocukları hata yapmaya teşvik ederek çocukların dayanıklılık geliştirmelerine yardımcı olabilir.

Add Your Comment