Çocuklarda Merak Duygusu

Çocuklarda Merak Duygusu

Merak, bizi harekete geçiren ve bir şeyler yaratmaya ve ortaya çıkarmaya yarayan aracı bir dürtü olarak düşünülebilir. Dolayısıyla, merak, gelişimin her evresinde bir gerekliliktir. Merak, öğrenmeyi ateşleyen en büyük etkenlerden biridir. Doğumdan itibaren her yaştan insan için gerekli bir kavramdır ve bireyin merak ettiği konu hakkında bilgi edinme ihtiyacı doğurarak öğrenmeyi teşvik eder. Çevresel olarak merak duygusunun desteklenmesi, öğrenme ve zeka gelişimi konularında olumlu katkı yaparken, bu duygunun engellenmesi ve köreltilmesi, öğrenme ve zeka gelişimini olumsuz etkileyecektir. Örneğin, gelişmekte olan çocuğa, fazla meraklı olmanın kötü olduğu söylenirse, çocuk merak etmekten vazgeçerek, öğrenme isteğini kaybedebilir.

Çocuğun içindeki merak duygusu içerisinde bir yerde uykuya yatar ve farklı bir durum sezdiği anda hemen atağa kalkar. Evet evet çocuk el attığı şeyi kırabilir, dökebilir, yıpratabilir, kesebilir. Resim yapmak isterken evin tüm duvarlarını boyayabilir. O çok para verip aldığınız oyuncağı bozabilir. Bozulmuş bir oyuncağını tamir etmeye uğraşırken, geri dönüşü olmayan yeni arızalar oluşturabilir. Yeni aldığınız oyuncak bebeğin “acaba saçları uzayacak mı” diye saçlarını kesebilir. Bu durumlarla karşılaşan anne-baba, “Oyuncaklarına sürekli zarar veriyorsun. Sana bir daha oyuncak yok.” derse, çocuğun içindeki merak duygusuna yazık etmiş olur. Onun öğrenme sürecinde içindeki en önemli duygu olan merak duygusunu baltalamış olur.

Çocuklardaki merak duygusunun tahrik ederek daha da artmasını sağlamak bu amaçla çocuğun karakterine uygun oyunlar ve oyunu meraklandıracak kurgular düşünerek zeka gelişimine ciddi oranda katkı sağlamak mümkündür. Hatta merak duygusu ile beslenmiş bir öğrenme arzusu çocuğun zeka gelişimine ekstra katkı ile birlikte merak duyduğu konuyu yaşıtlarından çok daha ileri düzeyde öğrenebilmesini sağlayabilecek etkiler yaratabilmektedir.

Çocuklarımızın eğitiminde ebeveynlerin  sıklıkla çocukların merak duygusunu öldürecek şekilde çocukları bilinçsiz bir şekilde yönlendirmeleri ve çocukların öğrenme arzularını bu yolla azaltarak çocukların zeka gelişimini olumsuz etkilemektedirler.

Hadi şöyle bir geçmişe yolculuk yapalım ve çocukluğumuza dönelim. Hatırladığınız en güzel şeyler neler? Ya da en çok özlediğiniz? Merak duygunuzun zirvede olduğu yılları bir düşünün. Neler yapardınız? Karda elleriniz donana kadar oynayıp, evde soba başında o ellerin uyuşma, yanma arası hissini kaçımız yaşadı? Kaçımız yazın dalından koparılıp kesilen karpuzun içinin soğuk olduğunu görünce şaşırdı? Kaçımız kışın bahçede unuttuğu topun söndüğünü görünce gözleri doldu. Ya da uçan balonu gökyüzüne yükselince ağladı ve neden uçtu diye sordu? İşte merak olgusu budur. Çocuk önce bu deneyimleri yaşar. Sonra sorar, sorgular, merak eder, açıklama bekler. Bırakın çocuklukta sizin özlediğiniz, hatırladığınız, merak ettiğiniz olguları onlarda yaşasın. Merak etmeden eline tutuşturduğunuz her nesne, geleceğine attığınız büyük bir kesiktir.

Merak Duygusu Nasıl ve Ne Kadar Desteklenir?

Çocuğunuz bazen çok fazla soru sorarak sabrınızı zorlayabilir ya da etrafa olan ilgisi, artan hareketlilikle beraber, kendine veya eşyalara zarar verebilmesine neden olabilir. Bu noktada, ona sınır koymak size kalmaktadır; ancak en temel nokta, merak duygusunu azaltmamak; fakat ona koyulacak sınırların neler olabileceği ile ilgili yönlendirici olmaktır. Çocuk merak etmenin kötü bir şey olduğunu değil, doğru olan ve olmayan davranış biçimlerini öğrenmelidir.

  • Merak ettiklerinizden bahsederek, ona olumlu yönde model olun, güdüleyici bir tutum sergilemiş olursunuz.
  • Onu izleyin, böylece onun nelere daha meraklı, ilgili olduğunu anlayabileceksiniz.
  • Bebekliğinden itibaren, zengin bir çevre ve deneyim alanları sağlayın. Ancak bu durum, çocuğun önüne materyalleri koyup, hepsiyle oynamasını beklemek olarak gerçekleşmemelidir. Onunla oyun oynayarak da keşif, yaratıcılık ve üretme gibi olumlu kazanımlar sağlamasına destek olun.
  • Çocuğunuz size soru sorduğunda, basit ve sade ifadelerle, yaşına uygun içerikli cevaplar vermeye çalışın.
  • Çocuğunuzun sorduğu sorulara bir cevabınız yoksa, bu soruları bilmediğinizi açık yüreklilikle ona söyleyebilirsiniz, bilmediğiniz yerleri öğrenmek için fırsatlar olduğunu görecektir.
  • İlgili olduğu konudaki materyalleri sürekli ona vermek yerine; yakınında tutun ve farklı zamanlarda farklı materyaller ortaya çıkarın. Belirli yönergeleri olmayan oyunlar, farklı düşünme becerilerini ve bireyselliğini geliştirecektir.
  • Açık uçlu sorular sorun. Cevabın ya evet ya da hayır olduğu sorular sormak yerine; istediği şekilde cevap verebileceği, düşündürücü soru şekillerini kullanmış olursunuz. “Ne, neden, niçin, nasıl?..” gibi soru tiplerini kullanmaya çalışın.

Add Your Comment